Not defterimi karıştırırken defterin arkasında, önceki yıllarda okuduğum kitapların listesini yazdığımı gördüm. 2012’den başlamışım. Kiminde hangi aylarda okuduğum da yazıyor, kimilerinde ise başlangıç ayı ve bir soru işareti var. Anlıyorum ki bitirmemişim, yarım kalmış. Martı Livingston’u en üste ikinci sıraya almışım. Yılın ikinci okuduğum kitabı. Çok sevmişim ki, yazarın diğer kitapları da hemen altında sıralanıyor. Onlardan ayrı bir başlık altında bahsedeceğim.
Kitaba geçelim mi artık? Çok konuştum yine.: )
Martı Jonathan Livingston, diğer arkadaşları gibi sadece avlanmak için uçmayan bir martıdır. Zamanının çoğunu yeni uçma teknikleri geliştirerek harcıyordu. Bu tutkusu, sürüden atılmasına neden oldu. Artık yalnız bir martıydı o. Fakat bu durum onu üzmek yerine özgürleştirdi, sınırlarını kaldırdı. Hesap vermeden, aşağılanmadan, engellenmeden yeni şeyler öğrenmesine vesile oldu.
Bir gün yalnız olmadığını, kendi gibi sınırlarını aşmış martıların da olduğunu keşfetti. Sayıları oldukça azdılar fakat gerçeklerdi. Yeni arkadaşlarını tanıdıkça, yeni dünyalarla karşılaştı. Ve ayrıldığı sürüdeki martıların neden bu kadar dar bir düşüncede olduklarını, neden ısrarla direttiklerini sordu kendine. Aynı şekilde, aynı hızda, aynı yerlerde uçmak onlara daha çok yiyecek getirmezdi, hem fazlasıyla vasattı bu durum, belki fazlasıyla da yorucu. Oysa farklı uçuş teknikleri ile hem keyif alıyor hem de karnı hiçbir zaman aç kalmıyordu. Bunu diğer arkadaşları ile de paylaşmak istiyordu Livingston. Geri döndüğünde kendi gibi istekli ve yenilikçi martılar gördü.
Hırslı, azimli, çalışmayı seven martı Livingston, sürüsünden dışlanacağını bile bile kendini keşfetme yolculuğuna uçar. Sınır tanımayan, asla umutsuzluğa kapılmayan, kendini geliştirmeye, sadece yemek yiyerek bir ömür geçirmeye niyeti olmayan bir martıdır Livingston.
Daha fazla anlatmayayım, okudukça keşfedin Livingston’u. Keyifli okumalar.
Kitaba geçelim mi artık? Çok konuştum yine.: )
Martı Jonathan Livingston, diğer arkadaşları gibi sadece avlanmak için uçmayan bir martıdır. Zamanının çoğunu yeni uçma teknikleri geliştirerek harcıyordu. Bu tutkusu, sürüden atılmasına neden oldu. Artık yalnız bir martıydı o. Fakat bu durum onu üzmek yerine özgürleştirdi, sınırlarını kaldırdı. Hesap vermeden, aşağılanmadan, engellenmeden yeni şeyler öğrenmesine vesile oldu.
Bir gün yalnız olmadığını, kendi gibi sınırlarını aşmış martıların da olduğunu keşfetti. Sayıları oldukça azdılar fakat gerçeklerdi. Yeni arkadaşlarını tanıdıkça, yeni dünyalarla karşılaştı. Ve ayrıldığı sürüdeki martıların neden bu kadar dar bir düşüncede olduklarını, neden ısrarla direttiklerini sordu kendine. Aynı şekilde, aynı hızda, aynı yerlerde uçmak onlara daha çok yiyecek getirmezdi, hem fazlasıyla vasattı bu durum, belki fazlasıyla da yorucu. Oysa farklı uçuş teknikleri ile hem keyif alıyor hem de karnı hiçbir zaman aç kalmıyordu. Bunu diğer arkadaşları ile de paylaşmak istiyordu Livingston. Geri döndüğünde kendi gibi istekli ve yenilikçi martılar gördü.
Hırslı, azimli, çalışmayı seven martı Livingston, sürüsünden dışlanacağını bile bile kendini keşfetme yolculuğuna uçar. Sınır tanımayan, asla umutsuzluğa kapılmayan, kendini geliştirmeye, sadece yemek yiyerek bir ömür geçirmeye niyeti olmayan bir martıdır Livingston.
Daha fazla anlatmayayım, okudukça keşfedin Livingston’u. Keyifli okumalar.